Arkadaşlar sitemden "

Behzat Ç Bir Ankara Polisiyesi 1. Bölümü izLe

[url]http://www.birankarapolisiyesidizisii.blogspot.com[/url]



Behzat Ç Bir Ankara Polisiyesi 1. Bölümü izLe

Asla Yalnız Ölme – I’ll Never Die Alone İzle (Altyazılı)

IMDB:5,2
Orjinal adı :aka NO MORIRE SOLA
Yönetmen Adrián García Bogliano
Tür: Korku
Oyuncular Andres Aramburu, Gimena Blesa,
Leonardo Canga, Leonardo Cuchetti
Konusu: Bu filmde Tecavuze uğrayan kadınların cani ve vahşi intikamlarını ele alır.

Alternatif 1

Alternatif 2

Movshare tek bölüm izlemek için tıklayın

Dünyadaki 1 milyar aç insan için!

Dünyadaki 1 milyar aç insan için 1.5 dolar çağrısı.

EKONOMİK kriz nedeniyle bağışçı hükümetlerin desteğinin büyük oranda azalmasıyla karşı karşıya kalan Birleşmiş Milletler Dünya Gıda Programı (DGP), açlıkla savaşmak için internet üzerinden doğrudan halka başvurdu.
Genelde hükümetlerin finanse ettiği ve ilk kez doğrudan vatandaşa başvuran DGP, internet sitesinde yer verdiği çağrısını, insanlık tarihinde ilk kez bu yıl aç insan sayısının 1 milyarı aşacağı uyarısıyla yaptı. DGP’nin internet sitesinde, her gece yatağına aç giren gezegendeki 1 milyar kişinin beslenmesine yardımcı olacak önlemleri almada, beslenebilmek için yeterli gıdaya sahip 1 milyar dünya vatandaşına çağrıda bulundukları belirtildi. Açıklamada, dünya çapında 1 milyar internet kullanıcısını hedefleyen ‘1 milyar için 1 milyar’ kampanyasının, çoğu kişinin küçük bir katkıyla açlıkla mücadeleye yardımcı olabileceği fikriyle geliştirildiği hatırlatıldı. 1 milyar kişinin haftada 1.5 dolar vermesiyle dünyadaki tüm aç insanların beslenebileceği hatırlatılan açıklamada, DGP Başkanı Josette Sheeran’ın, “Tarihte ilk kez dünyadaki her altı kişiden birinin, bir tas yemeği nasıl dolduracağını bilemediği” yolundaki sözlerine de yer verildi. DGP’ye www.wfp.org/1billion adresinden bağış yapılabiliyor.

Kas erimesine çözüm bulundu!

Amerikalı bilimciler, kas erimesine ve benzeri kas zayıflığı hastalıklarına karşı umut olabilecek bir genetik tedavi yöntemi geliştirdi.
Maymunlarda başarı sağlayan yöntem henüz insanlar üzerinde denenmediği için, bu tür hastalıkların çözümü olup olmayacağı henüz bilinmiyor.
ABD’deki Ulusal Çocuk Hastanesine bağlı Gen Terapi Merkezinden Janaiah Kota ve meslektaşlarının yaptığı araştırma, Science Translational Medicine adlı tıp dergisinde yayımlandı.
Multiple skleroz, kas bozukluğu ve nörodejeneratif hastalıkların yol açtığı şiddetli dereceli kas zayıflığı hastalıkları için umut olabilecek yöntemde, genleri değiştirilmiş bir virüsün, sağlıklı maymunların kaslarına bir gen taşıması sağlandı. Bu gen, insanlarda da bulunan follistatin maddesinin üretimini sağladı. Bu üretimin, kas zayıflığına yol açan miostatin maddesine müdahale ettiği ve böylece kasların gelişiminin sağlandığı görüldü.
Yöntem, kas zayıflığı olan maymunlarda değil, sağlıklı olanlarda denendiği için, bu tür hastalıklara sahip insanlarda ne tür sonuçlar alınabileceğinin görülmesi için ek çalışmalara ihtiyaç olduğu kaydedildi.
Bazı genetik tedavi yöntemleri insanlarda başarıya ulaşırken, bazıları hastanın ölmesi, kan kanserine yakalanması gibi sonuçlara yol açmıştı.

Çok özel bir akvaryum

	Hiç bakım, temizlik, yem gerektirmiyor. Aquapatic LEC Jellyfish Aquarium, isinden ve görüntüsünden de anlaşılabileceği gibi gerçek değil teknoloji harikası bir ürün. İçerisinde bulunan sahta denizanaları, LED ışıkta parlıyor. Ayrıca en aşağıda bulunan küçük motor sayesinde oluşturulan su akımı, denizanalarının gerçek gibi hareket etmesini sağlıyor. Böylece masanızda farklı renklerde yanan bir minik denizanası akvaryumuna sahip oluyorsunuz. Şimdilik Japonya'da satılan ürünün fiyatı 185 dolar

Cepten görüntülü izleme dönemi

Telefonda 3G döneminin başlamasıyla casusluk da şekil değiştirdi. Artık, ortamdan canlı yayın yapılıyor.

Türkiye yargıda telefon dinleme olayını tartışadursun, 3G’nin gelmesiyle casuslukta artık ortamizleme dönemi başladı. Hava temizleyiciden saatli radyoya, kol saatinden kravata kadar her türlü ürünemonte edilebilen bu sistem izlenen kişinin ortamdaki hareketlerini ve konuşmalarını anında dinleyen kişinin telefonuna iletebiliyor.Maliyet ise ortalama bin dolar ile 5 bin dolar arasında değişiyor.
ÇALIŞTIRMAK ÇOK KOLAY

Sistemin çalışmamantığı oldukça basit. Bunun için öncelikle içine 3G SIMkart ve kamera yerleştirilmiş casus ürünlerden birisi alınıyor. İzlenmesi istenilen kişiye hediye ediliyor. Ardından çalışma şekli ise şöyle:

- Bir kol saatine sığabilecek kadar küçük olan sistem, yerleştirilen SIMkartın numarası başka bir 3G’li cep telefonundan aranınca devreye giriyor.
- SIMkart bu çağrıya cevap verdiği anda kamera kayıta geçiyor.
- Ortamda yaşanan her şey anında karşı tarafın cep telefonunun ekranına yansıyor.
- O an arama yapamayacak durumda olan biri, izlediği kişinin yaşadıklarını kayıt altına alıp daha sonra da izleyebiliyor.
- Ürünlerde ortalama hafıza 4 GB’lık kayıda izin veriyor.
FARK ETMEK ZOR

Sistemi fark etmek imkânsız. Çünkü SIMkart ve kameranın takılı olduğu alet, radyolu saat gibi elektrikle çalışan bir alet olduğunda bile çalışıyor. Yani radyo olarak da kullanılabiliyor. Üstelik, bu radyo çalışıyor olsa bile casus kamera devreye girebiliyor. Şu an en revaçta olan ürünün, kişinin her yerde yanında taşıdığı küçük kol saatleri olduğu söyleniyor. Teknolojideki gelişmeler, izleyen kişinin cep telefonu aracılığıyla bu telefona müdahale edebilmesini de sağlıyor.

Türkiyenin girdiği siteler

ComScore’un Eyül ayı verilerine göre Türkiye'den internete erişen kullanıcılar ağırlıklı olarak küresel internet sitelerinin Türkçe versiyonlarına akın ediyor.
Dünyada internet trendlerini

ölçen kuruluşlar arasında güvenilirliği ile ön plana çıkan ComScore‘un Eylül ayında Türkiye'de gerçekleştirdiği araştırmaya göre Avrupa'da internette en çok zaman geçiren ülkemizde vatandaşlar ağırlıklı olarak yabancı uyruklu sitelerde zaman geçiriyor. ComScore'un 15 yaşın üstünde, internete evlerden ve işyerlerinden bağlanan (internet kafeler, okullar ve cep telefonlarından erişenler araştırmaya dahil değil) kullanıcılar üzerinde yaptığı analize göre Eylül ayında 19,7 milyon internet kullanıcısından 18,4 milyonu Google'ın sahip olduğu siteleri ziyaret ediyor.
Her yüz kullanıcıdan 93'ünün Google sitelerini ziyaret ettiğini gösteren araştırmada Google'ı 17,6 milyon tekil ziyaretçi ile Microsoft siteleri, ve 16,1 milyon ziyaretçi ile Facebook takip ediyor.

Türkiye'de kurulmuş ve Türkiye'de işletilen internet siteleri ise bu grupların ardından geliyor. Kullanıcıların yüzde 56'sı Doğan Online sitelerini, yüzde 44,5'i Milliyet sitelerini, yüzde 42,1'i Mynet sitelerini, yüzde 41,7'si Blogcu'yu yüzde 37,8'i Hurriyet Internet Grubunun sitelerini ve yüzde 35,8'i de Nokta Internet Grubunun sahip olduğu siteleri takip ediyor.
Sosyal ağlarda tercihler yabancı Türk kullanıcıların yüzde 92'si sosyal ağ sitelerine erişirken bu sitelerde ise internette geçirdiği zamanın yüzde 15'ini tüketiyor. 16 milyon 913 bin kişinin ziyaret ettiği sosyal ağlarda ilk sırayı 16 milyon 50 bin kullanıcı ile Facebook.com alıyor. Microsoft Live 7 milyon 775 bin kişiyle ikinci sırayı alırken Türkiye'den Mynet'in Eksenim ağı ise 3 milyon 232 bin kişide kalıyor.
ComScore gerçekleştirdiği araştırmanın detaylarını ve yorumlarını 17 Kasım'da İstanbul'da Google tarafından düzenlenecek etkinlikte paylaşacak.

Elmacık kemiğinde 5'inci deliği buldu

DOKUZ Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Anatomi Anabilim Dalı'nda görevli Uzm. Dr. Funda Aksu, bugüne kadar en fazla 4 olarak bilinen içinden sinir geçen elmacık kemiğindeki 5'inci delikle ilgili çalışmasıyla dikkat çekti. Bununla yüz cerrahlarına yeni bir yol haritası çizen genç akademisyen, bu çalışmasıyla Amerikan Klinik Anatomistler Birliği tarafından ‘Keith ve Marion Moore Blue Box’ ödülüne aday gösterildi. Uzm. Dr. Aksu, “Bu çalışma, yüzde yapılan cerrahi girişimlere yenilik getirecek, bilim dünyasına ışık tutacak. Bu ödüle aday gösterilmek büyük onur” dedi.

Anatomi uzmanı Dr. Funda Aksu, Batı Anadolu'da yaşamış Türk insanına ait 160 kafatası üzerinde çalışma yaptı. Uzm. Dr. Aksu, elmacık kemiği üzerinde içinden yüz bölgesine giden ve buradaki duyuyu sağlayan bir sinirin geçtiği ‘foromen zygomatikofasyale’ (elmacık kemiği deliği) ile ilgili çalışmasında tıp litaratürlerini şaşırtan bir sonuca ulaştı. Aksu şunları söyledi:
“Yapılan diğer çalışmalardan farklı olarak bu çalışmada, tıp literatüründe en fazla 4 olarak bildirilen delik, ilk kez iki ayrı kafatasında 5 olarak bulundu. Göz çukurunun dış duvarında ve endoskopik derin yüz germe operasyonlarında elmacık kemiği deliği çok önemli bir nokta sayılıyor. Buradan çıkan aynı adlı sinirin operasyon sırasında sıkışması ya da yaralanması, sonradan çok zor geçebilen yüz ağrılarına neden olmakta. Kozmetik, tümöral veya damarsal lezyonlara yönelik cerrahi operasyonlarda, bu bölge sinir ve damar yaralanmaları açısından kritik olma özelliğini koruyor. Bu bölgede yapılan her çalışma, hastaların cerrahi sonrası yaşayacağı sıkıntıları hiç yaşamama ya da azaltma açısından önem arz ediyor.”

Uzm. Dr. Aksu, literatürde elmacık kemiği deliğinin hiç olmadığı, ya da 1-2 en fazla 4 delik olarak yer aldığını vurguladı. 5'inci deliğin ilk kez saptandığını vurgulayan Aksu, “Bu deliklerin sayısı yüz cerrahları açısından çok önemli. Bugüne kadar operasyonlar elmacık kemiğinde en fazla 4 delik bilinerek yapılıyordu. Bu yenilik, cerrahların operasyonlarındaki başarıyı artıracağı gibi hastaların operasyon sonrası ağrı şikayetlerinin de olmamasını, daha az olmasını sağlayacak” dedi.

Uzm. Dr. Aksu, ‘Location and Incidence of the Zygomaticofacial Foramen: An Anatomic Study’ başlıklı çalışmasını Amerikan Klinik Anatomistler Birliği'nin (AACA) yayın organı ‘Clinical Anatomy’ dergisine gönderdiğini ve derginin 2009 Mayıs sayısında yayınlandığını söyledi. Anatomi bilim alanında otorite sayılan Dr. Keith L. Moore adına, her yıl dergide yayınlanmış en iyi makalenin yazarına ‘Keith ve Marion Moore Blue Box’ ödülü verdiğini belirten Uzm. Dr. Aksu, “Birlik, bu yıl bu ödüle beni aday gösterdiğini bildirdi. Yüzlerce makale arasından seçilip üstelik Birlik tarafından aday gösterilmek büyük onur. Önceki yıl bu ödülü Yale Üniversitesi'nden bir araştırmacı aldı. Bu ödül aday gösterilmek bile onur verici, çok sevinçliyim” diye konuştu.

Uzm. Dr. Aksu, ödülün kazanan adaya 15 Şubat 2010 tarihinde Birliğin yıllık toplantısında verileceğini kaydetti.

Otobüsler de 3G'lenecek, 3G li Otobüs

Avea'nın MAN Kamyon ve Otobüs Ticaret AŞ ile hayata geçirdiği işbirliği sayesinde MAN ve NEOPLAN otobüslerinde seyahat eden yolcular, Avea 3G Wireless Router ile 3. Nesil (3G) hızında ücretsiz internete bağlanmanın keyfini sürecek.

Avea daha önce; TCDD Ankara - Eskişehir Yüksek Hızlı Tren hattında 3G hizmeti vermeye başlamıştı.

Fabrika çıkışlı MAN ve NEOPLAN seyahat otobüslerinde yer alacak Avea 3G Wireless Router teknolojisi sayesinde, şehirlerarası otobüslerde seyahat eden yolcular internete kolayca bağlanabilecek. Şehirlerarası seyahatlerde yolculara hızlı ve kesintisiz mobil internet hizmeti sunmak amacıyla hayata geçirilen işbirliği sayesinde Avea 3G Wireless Router ile yolcular ek bir bağlantı cihazına ihtiyaç duymadan Wi-fi bağlantısı üzerinden 3G hızında internete erişebilecek.
Konuyla ilgili açıklama yapan Avea Kurumsal Satış Direktörü Selda Ünlü Usta, "3G sadece mobil iletişim operatörlerinin değil diğer kurumların da müşterilerine çok daha zengin ve katma değerli hizmetler sunmalarına imkan tanıyor. MAN Kamyon ve Otobüs Ticaret AŞ ile yaptığımız işbirliği sayesinde de otobüs seyahatlerinde yolcuların hayatını kolaylaştırıp zenginleştirecek bir hizmete daha imza atmaktan mutluluk duyuyoruz. Türkiye'nin bilgi toplumuna geçişinde önemli rol üstlendiğine inandığımız 3G teknolojisinin kullanımını yurt çapına hızla yaygınlaştırmayı için projelerimize devam edeceğiz." dedi.
Şirket olarak her zaman en son teknolojiyi takip ettiklerinin altını çizen MAN Kamyon ve Otobüs Ticaret AŞ Grup Müdürü Eren Gündüz de şunları söyledi: "Avea ile birlikte hayata geçirmiş olduğumuz bu uygulamayla, MAN ve NEOPLAN seyahat otobüsleri ile seyahat eden yolcular kendilerini ayrıcalıklı hissedecekler. MAN ve NEOPLAN'ın yolcularına sunduğu konfor ve 3G hızında internet erişimi ile uzun şehirlerarası yolculuklar daha da keyifli hale gelecek." dedi. Avea 3G Wireless Router, MAN tarafından üretilecek yeni otobüslerin yanı sıra halihazırda kullanımdaki otobüslere de monte edilebiliyor.

2 bin 500 yıl sonra müthiş buluş (Resimli), Pers

İtalyan iki kardeş arkeolog, 2 bin 500 yıllık büyük bir buluşa imza attıklarını öne sürdü.
Yabancı basın organlarında yer alan haberlere göre, Angelo ve Alfredo Castiglioni, 2 bin 500 yıl önce Batı Mısır çöllerinde yok olduğu iddia edilen Pers Kralı II. Kambises ve 50 bin kişilik ordusunun kalıntılarına ulaştıklarını açıkladı.  
Ayrıca yüzlerce bronz silah, bileklik ve sayısız insan kemikleri bulunduğu bildirildi. Bu açıklama, arkeoloji dünyasında büyük bir tartışma başlattı.
Böylelikle Milattan Önce (M.Ö.) 525 senesinde Sahra çölünde yaşanan korkunç toz fırtınasında kaybolan orduyla ilgili efsanenin gerçekliği tartışmaya açılmış oldu.
Bu müthiş buluşa imza atan ekipte yer alan Lecce Üniversitesi öğretim üyesi Dario Del Bufalo, “Dünya tarihinde ilk kez Yunanlı tarihçi Heredot tarafından anlatılan bir olaya ait kanıtlar bulmuş bulunuyoruz” dedi.
ARAŞTIRMA 13 YIL ÖNCE BAŞLADI
Dünyanın ilk tarihçisi olarak kabul edilen Heredot, Büyük Kiros’un oğlu Kambises’in, hakimiyetini kabul etmeyen Mısır’ın üzerine 50 bin kişilik ordusu ile harekete geçtiğini yazmıştı.
Heredot’a göre, Kambises ve ordusu, çölde yedi gün ilerledikten sonra bugün araştırmacıların El-Kharga dedikleri vahaya ulaştı ve burayı geçmelerinin ardından ortadan kayboldu.
Castiglioni kardeşler, 20 yıl önce de Berenike Panchrysos adındaki antik Mısır kentini keşfederek ün kazanmışlardı. İki arkeolog, Kambises ve ordusunun sırrının peşine 13 yıl önce düşmüşlerdi.

Enterasys S-Series Switchleri

Enterasys  hızlı ağ yapısını S-Series ile makul fiyata çekiyor.

Dünyanın tanınmış ağ teknolojileri firmalarından Enterasys Türkiye’de gerçekleştirdiği bir toplantı ile S-Series Switchlerini tanıttı. Yüksek hızlarda veri transferine ihtiyaç duyan firmalara yönelik ekonomik çözümler anlatılırken, uzaya giden ilk network ağını yaratan teknolojiden bahsedildi.

Şirketlere hizmet tabanlı ağ donanım ve yazılım hizmeti veren Enterasys, Türkiye’de ilk defa ekonomik olarak firmalara sunulan S-Series’i tanıttı. Dünyada 70’den fazla ülkede proje gerçekleştirmiş firma, yeni projelerini ve ürün portföyünü 11 Kasım tarihinde gerçekleştirdiği bir toplantı ile duyurdu.

Enterasys Networks Bölge Direktörü Tarkan Süalp ve Teknik Destek Müdürü Tolga Örtül’ün konuşmacı olarak yer aldığı basın toplantısında S-Series’in firmalara sağladığı yararlar üzerinde duruldu.
Kurumsal ağlar için Switch serisi olan S-Series, firmalara büyük avantajlar sağlıyor. Güvenli ve hızlı bir ortamda veri, ses ve video trafiğini yönetmek isteyen, ve bunu makul fiyatlara projelendirmeyi arzulayan kurumlar için optimize edilen S-Series, veri merkezi enerji giderlerini de aşağı çekiyor. Ürün ailesi en zorlu koşullarda bile yüksek performans elde edilebilen araçlardan oluşuyor. Gerekmeyen noktalarda enerji tasarrufu da sağlayan S-Series, operasyon giderlerinde de firmaların lehine bir durum oluşturuyor.
Enterasys, bu ürün ailesini altı temel noktada optimize etti. Bunlar sırasıyla; Kapasite, işlevsellik, güvenlik, doğayı koruma, esneklik ve sanallaştırma. Hatasız ve kayıpsız olarak 1.2 Tbps hızı firmalara sunan Enterasys, bu trafiğin yapılanmasını ve kullanıcılara en doğru şekilde yansımasının üzerinde duruyor.
Pazarda yer alan diğer alternatiflere göre yüzde 90’a varan enerji tasarrufu sağlayan S-Series, hem soğutma hem de toplam enerji giderini aşağı çekmektedir. Enterasys, özellikle depolanan verilerin ağ üzerindeki trafiği ve video akışı konusunda yıllara dayanan tecrübeye sahip bir firma olarak tanımlanıyor.
Toplantıda konu hakkında konuşan Enterasys Networks Bölge Direktörü Tarkan Süalp, şunları belirtti, “Küresel krizin etkilerini üzerinden atmaya çalışan firmalar giderek daha doğru yatırımlar yapmak zorunda kalıyor. Güvenli ve hızlı bir ağ artık her boyuttaki firmanın olmazsa olmazı niteliğinde. Küçük ölçekli firmalar için sorunsuz bir çözüm en öncelikli tercih olurken, büyük ölçekli firmalar için ise enerji ve soğutma maliyetleri gibi sorunların aşılması gerekmektedir. Enterasys’in S-Series Switch ürün ailesi bu ihtiyaçları karşılamakta, firmaların teknolojik altyapılarını oluşturmaktadır.”

Nokia N900

Nokia'nın son silahı N900 geldi çattı!

MollaoğluNokia'nın Linux ile donanmış yeni amiral gemisi N900'ün zamanı geldi. İşte resmi tarihi, işte fiyatı.

Nokia, Linux tabanlı cep telefonunun piyasaya çıkış tarihini açıkladı.
Dokunmatik ekran, WLAN, HSDPA ve kaydırılabilir QWERTY klavye sunan Nokia N900 resmi olarak 25 Kasımdan itibaren Nokia-Shop üzerinden sözleşmesiz olarak yaklaşık 649 Dolar'a temin edilebilecek. Aynı gün veya birkaç gün sonra Linux cep telefonu Amazon online mağazasında da satışa sunulacak. Durumu bir Nokia sözcüsü firmanın ev sahipliği yaptığı "The way we live next 3.0" etkinliğinde açıkladı. Normalde N900'Ün dağıtım süreci ekim ayında başlayacaktı. Fakat daha sonraları dağıtımın Kasım ayına sarktığı açıklanmıştı.
N900'ün ne zaman diğer dağıtım kanalları üzerinden temin edilebileceği henüz belli değil.
Bilgi için: Nokia Danışma Hattı
Telefon: 0 212 337 17 17

Kafa karıştıran cep: i6500

Samsung'un yeni cebi i6500'ün ilk detayları.

Samsung yine iddiaların merkezinde: i6500 nasıl bir telefon olacak, fiyat etiketinde ne yazacak?

Samsung Android'i sevdi. Daha önce farklı özelliklere sahip Android işletim sistemi yüklü cep telefonlarını piyasaya sunan Samsung, bu seriye yeni bir ürün daha eklemeye hazırlanıyor. Söylentilere göre adı i6500 Saturn olacak olan yeni Android'li Samsung, bu serinin en gelişmiş cihazı olacak!
İddialar, yeni i6500 Saturn'ün, Samsung'un bu serideki şimdiye kadar çıkardığı en gelişmiş cihaz olan i7500 Galaxy'den bile daha ileri özelliklere sahip olacağı yönünde. i7500'deki 528MHz'lik işlemci i6500'de Samsung Jet'te de kullanılan 800MHz'lik işlemciye bırakacak. Wi-Fi desteği de bulunacak olan telefonun satış fiyatının ise 300 Euro yani yaklaşık 665 TL civarında olması bekleniyor.
Bu söylentideki tek sorun ise en gelişmiş Android olacağı söylenen i6500'ün model numarası. Bu iddialara karşı çıkanlar i6500'ün, i7500'den daha gelişmiş bir cihaz olmayacağını, i7500 ile i5700 Spica arasında özelliklere sahip olacağını düşünüyorlar. Ayrıntıların kısa bir süre içerisinde netleşmesi bekleniyor.

İşte gerçek Vista katili!

Bilişim uzmanları Vista'dan vazgeçti.

Bir çok haberde "... katili" terimini görüyorsunuz; ama bu kez karşımızdaki gerçek bir Vista katili.

1,100 Bilişim teknolojileri uzmanını kapsayan bir çalışma ortaya ilginç sonuçlar koydu. Çıkışından önce sempatiyle bakılan Windows 7'nin çıkışı, zincirleme bir reaksiyon oluşturdu.
Masaüstü bilgisayarlar ve yazılımlar üzerine yapılan çalışmada fikirlerini paylaşan uzmanlar, sempatiyle bakmanın ötesine geçerek trendi takip etmeye karar vermişler. Aslında beklenen, önce uzmanların geçmesi, kullanıcıların takip etmesi olur ama Vista'dan sonra tam tersi gerçekleşti.
Kullanıcıların yeni işletim sistemine gösterdiği ilgi, çalışmalarının da bu yöne kaymasına sebep olmuş. Bilişimde trend başlatabilen profesyoneller, bu konuda popüler olanı takip ediyor ve Vista projelerinin şaşırtıcı bir bölümünü bırakarak Windows 7'ye yöneliyor.

Vista'nın geleceği meçhul

Uzun süredir Windows XP kullanan ve artık modern gereksinimleri karşılamadığı için teknolojik altyapısı sağlam olan Windows Vista'ya geçmeyi planlayan bilişim uzmanları da, Vista fikrini rafa kaldırmış.
Bu uzmanların üçte ikisi fikir değiştirerek Windows 7'ye yönelmiş. Hem kullanıcıların, hem de uzmanların geçişi gelecek Windows uygulamalarının ve IT desteğinin de Windows Vista'nın değil, Windows 7'nin arkasında olduğunu gösteriyor.
Elbette Windows 7 ile Vista arasında belirli uyumluluklar var ama uygulamalar Windows 7 için optimize edilecek, uzmanlar bu alanda çalışacak ve bilgilendirecek. Yani güçlü bir topluluk olacak ve bu da Vista yerine Windows 7'yi tercih etmek için ek bir sebep Bütün etkenler bir arada değerlendirildiğindeWindows Vista'nın ölümü, gerçekten de Windows 7'nin elinden oluyor.

Saatte 300 Metrekare Baskı

Saatte 300 Metrekare Baskı Yapabilen HP Yazıcılar ile Açıkhavanın Tüm Renkleri Canlanıyor.
Endüstrinin en yaygın geniş ve süper geniş format baskı çözümlerine sahip olan HP, 12-15 Kasım tarihlerinde gerçekleştirilecek olan Sign İstanbul Fuarı'na katılıyor. Avrupa’nın en büyük açıkhava reklamcılık fuarı olan Sign İstanbul’a iş ortakları Mat Kağıtçılık ve Yatay Bilgisayar ile birlikte katılacak olan HP, öncüsü olduğu sektörün yeni trendlerini belirleyecek çözüm ve teknolojilerini bu fuarda sergileyecek.
Dijital devrimin öncüsü HP

Grafik tasarım endüstrisinde ciddi değişiklikler yaratan geniş format baskı cihazlarının analog teknolojiden dijital teknolojiye geçişinde öncülük eden HP, dijital teknoloji kullanan yeni ürünleriyle kullanıcılara hızlı, kaliteli ve yüksek kapasitede baskı yapma olanağı sunuyor.
Geniş format baskı pazarının yüzde 25’ini oluşturan dijital cihazlar, analog teknolojinin sunduğu tüm olanakların üzerine hız, kişiselleştirme ve yüksek baskı kapasitesini ekliyor. Saatte 300 metrekareye kadar baskı yapabilen HP Scitex baskı cihazları, kendi sınıfındaki en yüksek hıza erişiyor.
Zararlı atık içermeyen yeni HP mürekkepler

HP’nin yenilikçi çözümleri ve çok yönlü teknolojileri ile birleşen yeni HP mürekkepler, yoğun baskı ihtiyacı olan kurumların üretkenliğini artırarak, kullanıcıların işlerini büyütmelerini sağlarken, daha keskin ve canlı görüntüler ortaya çıkartıyor. Su bazlı, solvent bazlı, UV ve lateks kullanılarak üretilen yeni HP mürekkepler, patlayıcı ve yanıcı olmadığı gibi, zararlı atık kategorisine de girmiyor.
Yeni mürekkepler baskı kalitesini artırmanın yanı sıra, dış mekan baskıları için de dayanıklılık çıtasını yukarıya çekiyorlar. Lamine ve lamine olmayan yüzeylerde, benzer baskılardan daha düşük kalitede medyalar kullanıldığında dahi çizilmeye, silinmeye ve suya karşı dayanıklılık elde ediliyor.
HP Designjet L65500

Lateks mürekkep ve HP Wide Scan Printing teknolojisini birleştiren yeni HP Designjet L65500, bina cephesi ve araç filosu giydirme, billboard baskısı ve iç dekorasyon gibi uygulamalarda kullanılmak için ideal bir baskı çözümü oluşturuyor.

Dış ve iç uygulamalar için 104 inç (2,64 metre) büyüklükte ve 1200 dpi yüksek çözünürlükte baskı yapabilen Deskjet L65500, uygun fiyatlı medyalara yapılan baskıda kaliteyi ve dayanıklılığı azami düzeye çıkartıyor. Lamine yüzeylerde 3 yıla kadar, lamine olmayan yüzeylerde ise 5 yıla kadar çizilmeye, silinmeye ve suya karşı dayanıklı baskılar yapıyor.
HP Wide Scan Printing teknolojisini kullanan üç adet ölçeklenebilir ve yüksek hızlı baskı kafası, dış mekanlar için saatte 78 metrekare, iç mekanlar için saatte 34 metrekareye kadar baskı yapabiliyorlar.
HP Scitex XP2700

Çok yönlü seçenekler ile kurumlara yeni pazarlara açılma olanağı sağlayan Scitex XP2700, yüksek kalitede ve geniş formatta baskı yapabiliyor. 4 ya da 8 renkli UV bazlı mürekkepler ile rulo ya da rigid medyaları kullanabilen cihaz, çoklu rulo desteği, baskı esnasında dosya yükleme ve dedike RIP ile üretken bir baskı sistemine dönüşüyor. Kaliteden ödün vermeyen XP2700’ün çoklu dosya baskısı desteklemesi de kurumlara avantaj sağlıyor.
3,2 metre geniş formatlı HP Scitex XP2700, 800 x 635 dpi çözünürlükte çalışırken saatte 110 metrekare hızına kadar baskı yapabiliyor.
HP Scitex XP5300

Yüksek hızlı, yüksek sayıda baskı yapan endüstriyel ortamlar için HP Scitex XP5300 yazıcı, yüksek kaliteli UV bazlı mürekkep kullanıyor. Çok yönlü XP5300 yazıcı dayanıklı dış mekan baskıları ve satın alma noktaları için yüksek kaliteli baskılar yapabiliyor. Ayrıca daha fazla uygulamayı daha kısa sürede basmak için pazarda öncülük edecek hızlara erişebiliyor.
Çoklu rulo baskı ve opsiyonel On-core Collector özelliği ile 7/24 çalışma ortamında gereken mesai sayısını düşürerek ve yerden tasarruf ederek, toplam sahip olma düşürüyor.
Geniş ve süper geniş formatın öncüsü HP, Sign İstanbul Fuarı’nda
HP’nin yeni baskı teknolojilerini, çözümlerini ve zararlı atık içermeyen mürekkeplerini yakından tanımak için Sign İstanbul fuarında Salon 7'de E4/F5 no'lu Mat Kağıtçılık standını ve Salon 7’de C12/D11 no'lu Yatay Bilgisayar standını ziyaret edebilirsiniz.
HP’nin yeni baskı ve görüntüleme portföyü hakkındaki video ve görselli basın kitine ulaşmak için www.hp.com/go/HPSMBEvent adresini ziyaret edebilirsiniz.

Dünyanın ilk yeşil şehri

Dünyanın ilk yeşil şehri, yeni güneş enerjisi teknolojilerini test edecek.

Dünyada bir ilk olması planlanan ve 'sıfır karbon' üretecek Masdar şehrinde en az 1 megavatlık konsantre fotovolt (CPV) inşası için açılan iki ihalenin sahibini bulduğu bildirildi. Birleşik Arap Emirlikleri gazetesi The National'da yer alan habere göre BAE'nin başkenti Abu Dabi hükümetine ait Masdar'ın masraflı fakat çok etkili güneş teknolojisinin kullanımını sağlayacak projelere onay verdiği öğrenildi.

İhaleyi kazandıklarını açıklayan Kaliforniya merkezli Energy Innovations adlı CPV üretici firmanın yönetim kurulu başkanı Joe Budano, CPV'nin geleneksel PV teknolojisine kıyasla büyük avantajlar sağladığını bunun ve yoğun güneş alan bölgelerde güneş enerjisinin geleceği olacağını söyledi. Şirket ihalenin büyüklüğü ya da değeri hakkında detaylı bilgi vermedi.
Masdar'ın şehrin enerji ihtiyacını karşılamak için farklı güneş teknolojilerini test ettiği ve 2020 yılına kadar Abu Dabi'nin elektriğinin yüzde 7'sini yenilenebilir kaynaklardan elde etmeyi hedeflediği öğrenildi. Uzmanlar, CPV teknolojisinin fotovolt denilen güneş panelleri ile ayna, lens ve motorları birleştirdiğini, böylece güneş ışınlarının yoğunlaştırdığını ve panellerin etkisini ikiye katladığını belirtti.
Bu teknolojinin PV teknolojisine göre açık şekilde daha pahalı olduğu fakat CPV'nin daha az yer kapladığı ve sıcak iklimlerde daha iyi çalıştığı kaydedildi. Geleneksel güneş panellerinin gücünde sıcak çöl ortamında yüzde 15 - 20 arası bir azalma olduğu fakat ısıya dayanıklı konsantre panellerde ancak yüzde 5'lik kayıp görüldüğü bildirildi.
Geçtiğimiz ay da Alman CPV üreticisi Concentrix Solar, Masdar şehrinde 100 kilovatlık bir sistem kurmak için açılan ihaleyi kazandığını açıklamıştı.

Kök hücre, radyasyon alan beyni onardı

Kök hücre, radyasyon alan farelerin beynini onardı.

Kök hücre nakliyle fareler, radyoterapi nedeniyle azalan bilişsel becerilerini yeniden kazandı.

Araştırmaya imza atanlardan California Üniversitesinden Dr. Charles Limoli ve ekibi, insan kök hücrelerini radyoterapi gören farelere nakletti. Kök hücreler, beynin sinir hücrelerinin artmasını sağlayan bölümüne, beyin hücrelerine yöneldi.
Bilim adamları, insan kök hücreleri nakledilen farelerin, radyoterapiden 4 ay sonra öğrenme ve hatırlama becerisinin normal sayılabilecek düzeye geldiğini gördü. Radyoterapi gören, ancak kök hücre nakli yapılmayan farelerin bilişsel becerisinin yarısından fazlasını kalıcı olarak kaybettiği belirlendi.
Limoli, araştırma sonuçlarının, kök hücrelerin radyasyon nedeniyle zarar gören beyin dokularını onarabildiğinin ilk kanıtı olduğunu belirterek, başka araştırmaların bir gün kök hücrelerinin radyoterapinin farklı yan etkilerini gözlemlemek ve hatta ortadan kaldırmak için kullanılabileceğini vurguladı.
Şimdi araştırmacılar, radyasyon almış beynin nasıl onarıldığını kesin olarak belirlemeye çalışıyor.
Bilim adamlarına göre bu kök hücreler, artmalarını sağlamak amacıyla sağlıklı dokularla birleşmiş, mevcut beyin hücrelerinin onarılmasına ve yok olmamasına katkıda bulunmuş olabilir.
Araştırma Proceedings of the National Academy of Sciences (PNAS) dergisinde yayımlandı.

Apple'ın direkten döndüğü an!

	Apple'ın önemli markası iMac'in ilginç hikayesi ve hatanın ucundan dönüldüğü an. Hepsi burada... Steve Jobs son derece ileri görüşlü ve çok önemli bir iş adamı olarak bilinir. Ama 1998 yılında belki de hayatının en büyük hatasını yapmak üzereydi. Neyse ki Apple'ın çalıştığı reklam ajansında, iyi bir fikri olan ve son derece ısrarcı bir yaratıcı ekip vardı... 1997 yılında işler Apple için iyi gitmiyordu. Steve Jobs şirketi kurtarmak için bir yandan firma için büyük değişikliklere giderken, diğer yandan da büyük bir reklam atağı ile Apple'ı tekrar ayağı kaldırmak istiyordu. Büyük bir kampanya için TBWA\Chiat\Day adlı bir reklam ajansıyla anlaştı. Ajansın o dönemki kreatif direktörü Ken Segall, yeni bilgisayarlar için iMac ismi ve slogan için de "Think Different" (Farklı Düşün) sözünü ortaya attığı anda Jobs yüzünü buruşturdu ve hem isimden, hem de slogandan nefret ettiğini söyledi. Segall o dönem yeni bilgisayar için Jobs'un aklında başka (ve çok kötü) bir isim olduğunu söylüyor. Defalarca aynı ismi ve sloganı Jobs'un önüne getirdiği ve her defasında reddedildiğini söyleyen Segall, ısrarları nedeniyle Jobs'un sonunda pes ettiğini ama ismi kabul ettiğini asla söylemediğini, sadece farklı isimlerin yanı sıra denemeyi kabul ettiğini ve beğenilince de iMac ile devam ettiğini açıklıyor. Israrcılığı sayesinde iMac gibi son derece başarılı bir marka ismi yaratmış olan Segall, ısrarlı sorulara rağmen Jobs'un o dönem iMac yerine önerdiği o çok kötü ismin ne olduğunu açıklamadı.

Her durumda kaybedeceksiniz!, Lose/Lose

Güvenlik devinden "tehlikeli oyun" uyarısı.

Dünyanın en tehlikeli oyunu Lose/Lose yeni bir tartışma başlattı: İşte Symantec'ten ciddi bir uyarı.

Sizlere geçtiğimiz günlerde dünyanın en tehlikeli bilgisayar oyunu olan Lose/Lose'u tanıtmıştık. Macintosh bilgisayarlar için hazırlanan bu oyunda öldürdüğünüz her uzaylı karşılığında bilgisayardan rastgele bir dosyanın silinmesi büyük tepki doğurmuştu. Oyunu geliştiren Zach Gage bunun bir deneyden başka bir şey olmadığını söylese de güvenlik uzmanları oyunun masum bir deneyden çok daha fazlası olduğunu iddia ediyorlar.
Gage, oyunun tehlikesinin web sitesinde açıkça anlatıldığını ve aklı başında hiç kimsenin bu oyunu denemek dışında bir sebepten oynamayacağını söylüyor. Symantec'in konuyla ilgili yaptığı açıklama ise her şeyin bu kadar kolay olmayabileceğini ortaya koyuyor. Symantec, İngilizce bilen kullanıcıların bu uyarıyı okuyup, kendi bilgisayarlarına zarar vermemeyi tercih edebileceklerini söylüyor ama içeriği konusunda bilgilendirilmeyen kullanıcıların bilgisayarlarına kurulduğu taktirde sonuçların hiç de eğlenceli olmayacağını iddia ediyor.
Kötü bir şaka veya art niyetli bir kullanıma yol açma ihtimali Symantec'in Lose/Lose'u tehlike bir virüs olarak sınıflandırmasının en büyük sebebi.

Google Atatürk'ü unuttu

Arama motoru Google, 10 Kasım için bir doodle hazırlamayarak şaşırttı.

Özel günlerle ilgili yaptığı "doodle"larla Türkiye'nin gönlünü kazanan Google, 10 Kasım için bir doodle hazırlamayarak şaşırttı. Google, özel logo yerine sayfanın altına küçük bir Türk bayrağı logosu koydu ve yanına "Ulu Önder Atatürk'ü saygıyla anıyoruz" yazmakla yetindi.
"Ulu Önder Atatürk'ü saygıyla anıyoruz" yazısına tıklandığında "10 Kasım Atatürkü Anma Günü ve Atatürk Haftası" ile ilgili sonuçlara ulaşılıyor.